İşbu Yargıtay karar incelemesi ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/17483 Esas ve 2015/2582 Karar sayılı 25/02/2015 tarihli kararı incelenmiştir. Taşıyıcının Sınırlı Sorumluluğuna İlişkin Yargıtay Karar İncelemesidir.
1. Olayın Özeti
Davanın konusu, emtiada meydana gelen hasardan taşıyıcının hangi oranda sorumlu olduğuna ilişkindir.
Davacı, 28.01.2012 tarihinde, 5.211,00-TL bedelinde, Pakistan menşeli 9.65 m2 ithal yün halı satın almıştır. Bu halıların İstanbul’dan İzmir’e gönderilmesi için davalı taşıyıcı ile anlaşmıştır. Davacı İzmir’de teslim edilen halının balyasında sökük ve yırtıklar oldması ve ürünün kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle tutanak tutmuş ve davalı taşıyıcıdan zararının tamamının karşılanmasını talep etmiştir. Davalı taşıyıcı bu zararı gidermeyeceğini beyan etmiştir. Davacı İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açarak, 5.211,00-TL maddi ve 2.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı taşıyıcı vekili vasıtasıyla, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, esasa ilişkin ise; taşımanın gerçekleştirerek kargonun alıcı şirkete ulaştırıldığını, halıların içinde bulunduğu çuvalda yırtıklar görüldüğünden çuvalın açılarak içindeki eşyaların kontrol edildiğini, üç parça halının çıktığını, sağlam olan iki adet halının davacı tarafından teslim alındığını ancak bir adet halının müvekkil şirkette bekletiliğini, tamamen hasarlı olmadığını, bütünlüğünü koruduğunu, ambalaj sorumluluğunun gönderici tarafta olduğunu, gönderinin sadece ince bir çuval içerisine koyularak taşınmak üzere verildiğini, bunun son derece yetersiz olduğunu, yetersiz ambalajdan dolayı müvekkilinin mesul olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2. Çözümlenmesi Gereken Hukuki Problem
Olayın oluş şekli ve tarafların iddia ve savunmaları ile mahkemelerin kararları değerlendirildiğinde davanın tartışma noktası ambalajlamadan kimin sorumlu olduğu ve taşıyıcının sorumluluğunun sınırlanması noktalarında toplanmaktadır.
3. Mercilerin Çözüm Tarzı
Yerel Mahkemenin Kararı
Yerel mahkemece ( İzmir 14. Asliye Ticaret Mahkemesi ) iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; nakliye sırasında taşımaya konu halıların rulo halinde taşınması gerekirken katlanarak taşındığı ve taşıma esnasında büyük halının zarar gördüğü, halıda yırtıkdelik ve yıpranmalar olduğu, taşıma işleminden dolayı her türlü sorumluluğun taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalı şirkete ait olduğu, gerekli önlemleri almayan, taşıma şartlarına uymayan davalı taşıyıcının meydana gelen zarardan sorumlu olacağı, sorumluluğun Türk Ticaret Kanunu’nun 880 ve devam eden maddelerine göre hesaplandığı ve üst sınırdan sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle 2.052,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslara uyguladığı faiz oranları üzerinden hesaplanacak faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı vekilinin manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Dairesinin Kararı
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görmeyerek; Bu durumda davalının ödemesi gereken tazminat miktarının, taşıma tarihi gözetildiğinde, 6102 Sayılı T.T.K.nın 880 ve 882. maddelerine göre belirlenmesi gerekir. Nitekim, bilirkişi raporunda, hasarlı halının tamir ve temizlenmesi için 900 TL harcanması gerektiği, tamirata rağmen halının değerinden yitireceği ve bunun da 1.042 TL’ye tekabül ettiği, halıdaki hasarın toplam 1.942 TL tutarında olmakla birlikte hasarlı halının brüt ağırlığı üzerinden yapılan hesaplama sonucu davalı taşıyıcının sorumluluğunun 1.596 TL ile sınırlı olduğu açıklanmıştır. Mahkemece mezkur rapor benimsenmiş ise de, gerekçesi de açıklanmaksızın, halıların tümü hasara uğramış kabul edilerek T.T.K.nın 882/2. maddesine aykırı olacak şekilde, üç adet halının toplam ağırlığı nazara alınmak suretiyle fazlaya hükmedilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının davalı lehine bozulmasına karar vermiştir.
4. Görüşümüz
Türk Ticaret Kanunu Kapsamında “Ambalajlamadan” Doğan Sorumluluk
Ambalaj; Fransızca “emballage” kelimesinden geçmiş ve eşyayı sarmaya yarayan mukavva, kağıt, tahta, plastik vb. Malzeme olarak tanımlanmıştır.1 Ambalajlama ise; ambalajın eşyaya uygulanması anlamına gelmektedir.
Karayolu Taşıma Kanunu’nda veya Türk Ticaret Kanunu’nda ambalajın ya da ambalajlamananın özel olarak tanımlaması yapılmamıştır. Ancak birçok maddede “ambalaj” ve “ambalajlama” terimine yer verilmiştir.2
Türk Ticaret Kanunu’nun 862’inci maddesinde “Ambalaj ve İşaret” başlığına yer verilmiştir. Buna göre; gönderen, eşyanın niteliği ve kararlaştırılan taşıma türünü dikkate alarak; ambalaj yapılması gerekmekteyse; eşyayı zıya ve hasardan koruyacak ve taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlanmak zorunda olduğunu hükme bağlamıştır. Ayrıca maddenin ikinci cümlesinde yine gönderenin, eşyanın sözleşme hükümlerine uygun şekilde işleme tabi tutulabilmesi için işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri de koyma yükümlülüğü olduğuna yer verilmiştir.
TTK’nın bu hükmü Alman Ticaret Kanunu’nun 411’inci maddesinden esinlenerek kaleme alınmıştır. Esas kaynak ise CMR 17’inci maddesinin 4’üncü fıkrasının (b) ve (e) bentleridir :
“b) Ambalajlanmadıkları veya kötü ambalajlandıkları zaman, özellikleri gereği fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması,
e) Sandık veya paketlerin üzerindeki marka veya numaraların yetersiz veya hatalı oluşu,
Zıya ve hasar durumlarının bu bentlerde sayılan koşullardan bir veya bir kaçının doğal sonucu olan özel risklerden doğmuş ise taşıyıcının sorumlulu tutulamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
TTK 862’inci maddesinin gerekçesi ise şöyledir : “Eşyanın ambalajlanmasına ve işaretlenmesine ilişkin olarak, gönderene yükletilmiş genel bir yükümlülük yoktur. Bu yükümlülük bazı şartların varlığında doğar. Eşya kararlaştırılan taşıma dikkate alındığında ve eşyanın niteliği ile özelliği gerektiriyorsa ambalajlanmalı ve sözleşmede öngörülmüşse işaretlenmelidir. Ambalajlama eşyanın niteliğine göre olmalıdır (sıcak/soğuk tutma) ve taşımanın özelliği de dikkate alınmalıdır (yükleme yeri, aktarma bulunup bulunmadığı gibi). Yükümlülüğe aykırılığın hukukî sonucu 864 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi hükmünde gösterilmiştir.”
TTK 864’üncü maddesi gönderenin kusursuz sorumlu tutulduğu halleri düzenlemiştir. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi “Yetersiz ambalajlamadan ve işaretlemeden” dolayı gönderenin herhangi bir kusuru olmasa da taşıyıcının zararları ile giderlerini tazminle yükümlü tutulmuştur. Gönderenin bu maddede belirtilen özel hallerden doğan kusursuz sorumluluğu belli bir tutar ile sınırlıdır. Bu tutar gönderinin brüt ağırlığının her kilosu için 8.33 özel çekme hakkıdır.
TTK’nın 878’inci maddesinin birinci fıkrasında; zıya, hasar veya teslimdeki gecikmenin sayılan hallerden birine bağlanması durumunda taşıyıcının sorumlu olmadığı hükmüne yer vermiştir. Sayılan hallerden biri de gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlamadır. Söz konusu madde CMR’nin 17’inci maddesinin dördüncü fıkrası ile Alman Ticaret Kanunu’nun 427’inci maddesinden alınmıştır. Madde gerekçesinde; “Eşya gönderen tarafından yetersiz bir şekilde ambalajlanmışsa taşıyıcının sorumlu tutulmaması yolunda bir karine oluşur. “Yetersiz” sözcüğü içerik ve kapsam yönünden 864 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile özdeş olup, amaca uygun olmayan, eksik, bozuk, sakat anlamlarını ve şüphesiz ambalajın hiç bulunmaması halini kapsar. Uygulama yönünden önemli olan ambalajlamanın gönderen veya adamları tarafından yapılmış olmasıdır.” Hükmüne yer verilmiştir.
“Yetersiz ambalajlama” sebebinin varlığı tek başına taşıyıcıyı sorumluluktan kurtarmaz. Ayrıca taşıyıcının bu hallerin doğal sonucu olarak yük zıya ve hasarının doğduğunu ispat etmesi gerekir. Başka bir ifadeyle taşıyıcı illiyet bağını ispatlamalıdır.
Netice olarak;
Bir taşıma sözleşmesinde taşınacak eşyanın niteliğinden kaynaklanan ve taşıma türü de gözönünde bulundurulduğunda ambalajlama yapılması gerekiyorsa, bunu kural olarak gönderen yapacaktır.
Taşıma faaliyeti sırasında meydana gelen herhangi bir hasar, zıya veya gecikme “yetersiz ambalajlama”dan kaynaklanıyorsa; ve amlajlamayı yapma yükümlülüğü gönderene aitse bu durumda taşıyıcıya sorumluluktan kurtulma beyyinesi getirilmiştir. Ayrıca taşıyıcının uğramış olduğu zararlar var ise gönderen sınırlı sorumluluk ilkesi çerçevesinde taşıyıcının uğramış olduğu zararları da gidermekle yükümlü tutulmuştur.
Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Taşıyıcının Sorumluluğunun Sınırlandırılması
Taşıma faaliyeti özünde büyük bir rizikoyu taşımaktadır. Taşıyıcının sorumluluğu belirli açılardan sınırlandırılarak bu rizikonun tamamının taşıyıcı üzerinde kalmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Aksi takdirde, taşıma faliyetine katılanların sayısı azalacak; bu faaliyetin masrafları artacak ve dolayısıyla taşınan malların piyasa fiyatları yükselecektir. Dolayısıyla, kollektif menfaatlerin korunması amacıyla taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılması yoluna gidilmiştir.
Taşıyıcının sorumluluğu sözleşmeden doğan bir sorumluluktur. Bu nedenle taşıyıcının hasar, zıya veya gecikmeden sorumlu tutulabilmesi için sözleşmesel sorumluluğun şartlarının gerçekleşmiş olması gerekir. Bu şartlar; taşıma sözleşmesinden doğan bir borcun bulunması, taşıyıcının bu borcu ihlal etmesi, borcun ihlalinde kusurun varlığı, ihlal sebebiyle alacaklının zarara uğramış olması ve bu zarar ile ihlal teşkil eden eylem arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir.
Sözleşmeden doğan sorumluluklarda, sorumluluğun gerçekleşmesi için kural olarak borçlunun kusurlu olması gerekir. Borçlu alacaklıya verdiği zarardan ancak zararın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru olmadığını ispat ederek kurtulabilir. Sözleşmeden doğan sorumluluğun kurucu unsuru kural olarak borçlunun kusurunun varlığına bağlı olmakla birlikte istisnai bazı hallerde özellikle bir kanun hükmüne dayanan hallerde borçlu sebep olma veya kusursuz sorumluluk ilkesine göre sorumlu tutulabilir. Bu noktada taşıyıcının sorumluluk hallerine bakıldığında ise, taşıyıcının sorumluluğunun hukuki niteliği konusunda birlik olmadığı görülür. Taşıyıcının sorumluluğu, diğer sözleşmesel sorumluluk hallerinden daha ağır bir külfet gerektirmektedir. Kusur bakımından taşıyıcının sorumluluktan kurtulabilmesi daha da ağırlaştırılmıştır.
Kusur Sorumluluğu; Bu sorumluluğa göre taşıyıcının sorumlu tutulabilmesi için kusurlu bir davranışa ihtiyaç vardır. Ancak yukarıda belirtildiği gibi, alacaklı, taşıyıcının kusurlu olduğu yönünde karineden yararlanır. Taşıyıcı bu karinenin aksini ispat etmedikçe diğer unsurların gerçekleşmesi durumunda alacaklıya karşı sorumlu olur.
Ağırlaştırılmış Kusur Sorumluluğu; Genel kusur sorumluluğundan farklı olarak burada taşıcısının kendi aleyhine doğan kusur karinesinin aksinin ispat edilmesi daha zor hale gelmiştir. Buna göre, taşıyıc somut olayda kendisinin değil, taşıma işinin ifasında esas alınan objektif bir model olarak özenli bir taşıyıcının eylemlerini yerine getirip getirmediğini ispat etmelidir.
Olağan Sebep Sorumluluğu; Bu sorumluluk hallerinde kusur, sorumluluğun unsurlarından biri değildir. Objektif nitelikteki özen yükümlülüğ sorumluluğun kusur şartlından bağımsız kılınmasını gerektirebilmektedir. Bu sorumluluk halinin geçerli olduğu durumlarda, taşıyıcı ancak ilgili düzenlemede yer alan kurtuluş kanıtını getirmek suretiyle sorumluluktan kurtulabilir.
Tehlike Sorumluluğu; Bu halde olağan sebep sorumluluğundan farklı olarak, taşıyıcının kurtuluş kanıtı getirmesi mümkün değildir. Kusur şartı aranmadan ve taşıyıcı aksi yönde bir imkana sahip olmadan, sözleşmenin ihlali sebebiyle doğan zararlardan sorumlu olur. Tehlike sorumlulğunda taşıyıcı sadece illiyet bağını kesen sebepleri ispast ederek sorumluluktan kurtulabilir.
Taşıma hukukunda genel sorumluluk modeli kusur sorumluluğudur. Özellikle TTK’da yer alan düzenlemeler ve taşıma hukuku kuralları tarafından genel hükümlere bırakılan sorumluluk haleri kusur sorumluluğuna tabidir. Buna karşılık, bazı düzenlemelerde kusur sorumluluğu yerine objektif sorumluluk hallerinin kabul edildiği görülmektedir. Öte yandan taşıyıcını özen yükümlülüğü değerlendirilirken en yüksek özeni göstermes yükümlülüğünün de esas alınması gerekir.
TTK’nın 882’inci maddesine göre;
“(1)Gönderinin tamamının zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
(2)Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı hâlinde taşıyıcının sorumluluğu;
a) Gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının,
b) Gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının,
net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
(3)Taşıyıcının, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır.
(4)Özel Çekme Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.”
Taşıyıcının sorumluluğu sınırlandırılmıştır. Buna temel veren düşünce taşıyıcının taşıma ile bir iş yaptığı, bu işin olumlu bir amaç taşıdığı, buna rağmen bir zarar doğmuşsa, taşıyıcının sınırsız bir şekilde sorumlu tutulmamasıdır. Sınırın hesaplanmasında, ziya ve hasar hallerinde (m. 875) gönderinin gayri safi ağırlığı, gecikmede ise taşıma ücreti esas alınır. “Gönderi” (consigment/sendung) taşıma konusu eşyayı ifade eder. Başka bir ifade ile 875 inci maddenin birinci fıkrası anlamında taşınmak üzere teslim alınan, taşınıp teslim edilecek eşyanın tamamı “gönderi”dir.
Gönderinin tamamının (875 inci maddenin birinci fıkrası) ziyaı veya hasarı halinde 880 inci maddede düzenlenen eşyaya gelen yani eşyanın cevherine (maddesine) verilen zarar ile zararı belirleme giderlerinden doğan toplam tazminat gönderinin gayrî safî ağırlığının her bir kilogram için 8.33 hesap birimi ile sınırlıdır. “Hesap birimi” dördüncü fıkrada tanımlanmıştır. “Gayrî safî” (brüt) ağırlık eşyanın ambalajlı ağırlığıdır. Sorumluluk tutarının en yüksek sınırı aynı zamanda 864 üncü madde ile de bağlantılı olarak değerlendirilmelidir. Bu fıkraların CMR’deki kaynakları CMR m. 23 (3) ve m. 25 (2)’dir.
İkinci fıkra birinci fıkranın içerdiği sınır kuralı bağlamında özel bir hali, gönderenin münferit parçalarının ziyaı ve hasarını düzenlemektedir. İkinci fıkra ise kurallarını iki varsayıma göre koymaktadır. Birinci varsayım, münferit parçalar (bir kaç paket/koli veya tek koli/paket için bir kısım eşya) zarara uğramış olmakla beraber tüm gönderinin değerini yitirmesidir. Meselâ taşınan, 12 kişilik antika, mevcudu bulunmayan yani parçaların ikamesi mümkün olmayan bir yemek takımıdır. 6 tabak, 3 salata tabağı, bir çorba servis tenceresi kırılmıştır (zâyi olmuştur). Bu halde zararın hesaplanmasında tüm gönderi dikkate alınır. İkinci varsayımda ise, münferit parçaların ziyaı ve hasarı sonucunda gönderinin bir kısmı değerini yitirmiştir. Bu halde hesaplamada, yani her kg için 8.33 hesap biriminin uygulanmasında değerini yitiren kısım esas alınır.
Taşıyıcının Sorumluluğunun Sınırlama Hakkının Kaybı
TTK 886’ıncı maddesinde; taşıyıcının zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiğinin ispatı halinde taşıyıcının ve yardımcılarının sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacakları hükme bağlanmıştır.
Hükümde geçen “pervasızca ve zararın muhtemelen gerçekleşebileceği bilinciyle hareket” etmek ibaresinin anlamı üzerinde durmak gerekir. “Pervasızca ve zararın muhtemelen gerçekleşebileceği bilinciyle hareket” birlikte, yani tek bir kavram olarak değerlendirilmeli ve kasta eşit bir kusur olarak yorumlanmalıdır. “Kasta eşit kusur” ölçüsü kaynak CMR m. 29 (1) hükmünde açıkça ifade edilmiştir. Bu ibarenin CMR’nin İngilizce metninde “kasıt” karşılığı olarak “wilful misconduct” denildikten sonra “or by such default on his part as, in accordance with the law of the court or tribunal seized of the case, is considered as equivalent to wilful misconduct” denilmiştir. Bu metne göre, kasıt veya davaya bakan mahkemenin veya hakemin hukukuna göre kasta eşit olarak mütalâa edilebilecek kusur söz konusudur.
Türk/İsviçre hukuklarında ağır kusur vardır, ancak bu kavramın hem sınırı hem de tanım unsuru belirsizdir. Ağır kusur daha çok kusura yakın bir şekilde anlamlandırılmaktadır. Maddede “pervasızca ve zararın muhtemelen gerçekleşebileceği bilinciyle” sözcükleri kullanılarak, CMR’ye uygun olarak kasta denk düşebilecek bir kusura vurgu yapılmıştır. Bu bakımdan seçilen pervasız sözcüğü Almanca metindeki “leichtfertig”den gelmektedir.
5. Sonuç
Kararda meydana gelen olay görüşümüze göre değerlendirildiğinde; yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın hukuken hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkeme, nakliye sırasında taşımaya konu halıların rulo halinde taşınması gerekirken katlanarak taşındığı ve taşıma esnasında büyük halının hasar gördüğü sonucuna ulaşmıştır.
Bu aşamadan sonra yerel mahkeme iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına, taraflarca getirilmesi ilkesine göre; davacının iddiaları arasında TTK 886’e dayanılıp dayanılmadığı hususunu incelemelidir. Yargıtay kararından anlaşıldığı kadarıyla davacı 3 adet halı için ödemiş olduğu 5.211,00 TL değerindeki fatura bedelini ve 2.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesini talep etmektedir. Ancak taşıma sırasında meydana gelen hasardan davalı taşıyıcının zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilin veya ihmalinin sebebiyet verdiği iddiasına dayanmamaktadır. Bu halde davalı taşıyıcının sorumluluğunun TTK m. 882’ye göre sınırlı olarak hesaplanması gerekecektir.
Ancak yerel mahkeme, taşıma işleminden dolayı her türlü sorumluluğun taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalı şirkete ait olduğu, gerekli önlemleri almayan, taşıma şartlarına uymayan davalı taşıyıcını meydana gelen zararlardan sorumlu olacağı ve zararın TTK’nın 880 ve devam eden maddelerine göre hesaplanacağı ve üst sınırdan sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle büyük halının zayi olduğu değerlendirmesi sonucuna varmış ve taşıyıcının sorumluluk sınırlarını değerlendirmeden karar vermiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ise vermiş olduğu kararda; alınan bilirkişi raporu uyarınca, davalıya ambalajı içerisinde teslim edilen takriben 70 kg. Ağırlığındaki bir büyük halının taşıma sırasında hasarlandığı, davacı rulo halinde teslim edilen halıların davalı taşıyıcı tarafından katlanarak taşınmasının hasarın oluşumunda başlıca etken olduğu ambalaj yetersizliğine ilişen savunmanın yerinde olmadığı kanaatine varmıştır. Bu netice; doğrudur. Davalı vekili, halıların içinde bulunduğu çuvalda yırtıklar görüldüğünden çuvalın açılarak içindeki eşyaların kontrol edildiğini kabul etmektedir. Bu durumda eşyanın niteliği ve ambalajlanması gerektiği hususu gözönünde bulundurulduğunda her ne kadar ambalajlamanın gönderenin sorumluluğunda olduğu kabul edilse de taşıyıcının TTK 863’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlama yükümlülüğü söz konusudur. Taşıyıcının rulo halinde taşınması gereken halının yetersiz ambalajlama veya istifleme ya da işaretlemeden kaynaklı hasara uğrama ihtimalinin varlığı halinde basiretli bir taşıyıcının alması gereken önlemleri alması beklenirdi.
Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin tazminat hesaplaması yaparken TTK’nın 882. Maddesine göre değerlendirme yaparak taşıyıcının sorumluluğunun 1.596,00-TL ile sınırlı olmasını gözönünde bulundurmayan yerel mahkeme kararını bozması yerinde olmuştur.
Dipnotlar
1 http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.58e0cb64e211d3.77376403 Erişim tarihi : 02.04.2017
2 Ayrıntılı bilgi için bkz : Karayolu Taşıma Kanunu m.3, Türk Ticaret Kanunu m.857, m.858, m.862, m.864, m.878, m.895, m.898, m.918, m.919, m.1182.